Adım Oktay, 34 yaşındayım, 1.69 boyunda, 57 kilo ağırlığında, esmer ve doğrusu fazla yakışıklı değilim. Fakat nedense bazı kadınlar gözlerimin çok masum ve çekici olduğunu söylerler. Kartonpiyer, saten alçı, boya işleriyle hasılatımı sağlıyorum. Aylardan Hazırandı, bütün boyacıların para kazanma yarıyılı. Harıl harıl çalışıyorduk ki, telefonum çaldı. Arayan emlakçı Zafer ağabeydi, numaramı kırtasiyeci bir adama vermiş, beni evlerinin boyası için arayacaklarmış, muhtemelse uygun maliyete yapmamı söyledi. Okeyleyip kapattık telefonu ve işe devam ettim. Öğleden sonra saat 3:30 etrafında telefonum çaldı, cevap verdim. Selamlaşma faslından sonra numaramı Zafer beyden aldığını söyledi. Ben de doğruladım ve haberim olduğunu söyledim. Benden muhtemelse akşam 7 de eve gelip, bakıp maliyet çıkarmamı rica etti. “Memnuniyetle!” deyip adresi aldım… Akşam saat 7 olduğunda apartmanın önünden kendisini arayıp geldiğimi söyledim. Otomatiğe basıp kapıyı açtılar, asansörle 4. kata çıktım. İçeri girdim. Çoğunlukla olduğu gibi evin tamamının boyanacağını, malzemeyle filan uğraşamayacaklarını söyleyip, benim malzemeli boya yapmamı istediler. “Tamam!” dedim. Rasim bey, hava sıcak olduğu için, “Balkona geçelim, orada ayrıntıları konuşalım.” dedi. Balkona çıktık, baktım orada 60’lı yaşlarda bir teyze çekirdek yiyordu. Bizi tanıştırdı, adı Raziye ve annesiymiş. O ev de annesine aitmiş, Rasim beyin kendisi 2 blok ileride oturuyormuş. Annesinin bacaklarında bir mesele varmış, pek ayakta kalamadığını, muhtemelse yerleri pislemememi filan söyledi. Her zaman dinleriz bu cins sözleri. “Rahat olun, bizim çalışma sistemimiz paklik prensibi ile tanınmıştır!” deyip hafifletmeye çalıştım. Rasim bey çay getirdi. Çaylarımızı içerken maliyet mevzusunu açtık, üç alt beş yukarıya derken anlaştık. Ancak 2 gün sonra başlayabileceğimi söyledim, kabul ettiler. Bir ölçü malzeme parası alıp müsade istedim… Öteki yarım işimi ortağımla tamamlayıp, akşam annesinin evine malzemeyi vazgeçmek için Rasim beyi aradım. Rasım bey de, “Annem evde, gidebilirsiniz.” dedi. Akşam ortağımla beraber Raziye teyzenin evine malzemeyi vazgeçtik ve sabah başlayacağımızı söyleyip ufaladık. Sabah ortağımla Raziye teyzenin evine geldik, ortalığı çalışma gidişatına göre derleyip ön hazırlık yaparken, Raziye teyze mutfaktan, “Akıldalar hadi gelin çayınız hazır!” diye seslendi. Ortağımla mutfağa gittik, zahmet ettiği için teşekkür edip başladık çayları yudumlamaya. Daha ilk kadeh çayımız bitmeden ortağın telefonu çaldı. Eşi arıyordu. Kardeşinin karısının doğum sancılarının başladığını söyleyip, sağlık kurumuna götürmesini istedi. Ben de Raziye teyzeye gidişatı anlattım, “Ortağımın gitmesi gerekiyor, şayet benim yalnız çalışmamın mahsuru yoksa ben işe devam edeceğim.” dedim. Raziye teyze, “Tabiki çalışabilirsin!” dedi. Ortak gitti, ben tavan boyası hazırlayıp boyamaya başladım… Öğlen Raziye teyze pide söylemiş, beraber yemeye başladık. Bana, “Kusura bakma, bacaklarım iyi yakalamadığı için dışarıdan yemek söyledim, yaşlılık işte…” dedi. Ben de, “Yok canım ne yaşlılığı ya, olur mu, kendinize hakaret etmeyin, yalnızca bacaklarınızda mesele var!” gibisinden zariflik yaptım ve ilave ettim, “Bence bacaklarınızın devamlı masaja gereksinimi var, ılık suyla sabunla devamlı ovun, yada ovdurun. Belirlim 1-2 aya kalmaz yürüyüşe dahi çıkarsınız!” dedim. O da, “İyi diyorsun da, kim ovacak, ben doğru dürüst eğilemiyorum ki? Gelinim yapamaz çalışıyor, oğlanın gidişatı malum, o da her gün 6-7 ye kadar çalışıyor!” dedi. “Haklısınız!” demekle kanaat ettim. Gerçeğinde azıcık acımıştım Raziye teyzeye. Yemek bitti, benim usuma ona bir iyilik yapmak geldi içimden. Ketıl tezgahın üstündeydi, aldım suyu doldurup kaynattım. Lavabo lüzumum için banyoya gittiğimde leğen görmüştüm, alıp suyu boşalttım içine. Ilıklaştırıp, “Raziye teyze müsade edermisin, bacaklarına masaj sunim?” dedim. “Ah akılda işinden olmayasın?” dedi. “Yoo, nasıl olsa işimin işvereni benim, rahat ol!” dedim. “Peki ozaman!” deyip mutlu oldu. Leğeni yaklaştırıp ayaklarını leğenin içine koydum. Sabun bulamadığım için şampuanla bacaklarını ovmaya başladım. Takribî yarım saat sohbet ederek ovmaya devam ediyordum ki, bir ara Raziye teyzenin ellerinin saçımın üstlerinde yumuşak bir biçimde gezdiğini fark ettim. Başımı hafif kaldırıp suratına baktığımda, gözleri kapalı, dudaklarını ısırırcasına sıkıyordu… Bana da birden ne olduysa, yarağım uyanmaya başladı. Ellerimi azıcık daha bacaklarından yukarıyalar doğru, okşar örneği dolaştırmaya başladım. Kalkan yarağım sıkıştığı için bir ara tek elimi yarağıma götürüp yerini yaptım. O esnada tek elim kalınca dikkatini sürüklemiş olacak ki, “Ne oldu, yoruldun mu?” diyerek gözlerini açtı ve yarrağıma baktı. Elimi yarağıma götürdüğümde pantolonumun önünde köpük kaldığından gözü oraya gitmiş olmalıydı. “Hayır yorulmadım, ama şayet siz ovmayı vazgeçmemi isterseniz vazgeçerim.” dedim. O da, “Yooo devam et, fakat sandalye belimi rahatsız etti, istersen içerde kalın minder var ona oturayım yere, öyle devam et!” dedi. “Olur!” dedim. Gittim getirdim minderi mutfağa. Bütün yere koyacaktım ki, “İstersen odada devam et, burda senin dizlerin fayansın üstünde acıyacak!” dedi. “Olur!” dedim, minderi alıp odaya geçtik… Raziye teyze mindere yarı uzanır vaziyette oturdu, ben de tekerrür kaldığım yerden devam etmeye başladım. Fakat birşeyler olacağını sezmiştim doğrusu. Birden bana, “Sen evlisin değil mi?” diye sordu. İçimden, bu sual de nerden çıktı şimdi diye geçirdim ve “Evet, evliyim!” dedim. “Peki, hiç eşini kandırdın mı?” diye sordu. Utanarak, “Yooo!” dedim. İnanmadı, “Hadi hadi, gözlerin öyle demiyor ama!” dedi. Azıcık üsteleyince, “Evet, kandırdım!” diye itiraf ettim. “Peki kandırdığın kadın gençmiydi?” dedi. “Hayır, benden 11 yaş büyüktü!” dedim. “Yaa, demek kendinden yaşça büyüklerden seviyorsun ha?” dedi. Ben de, “Ne palavra söyleyeyim, evet, olgun kadınlar beni daha çok mutlu ediyor!” dedim. Bana yaşımı sordu. “34 yaşındayım, ama o zaman 32 yaşındaydım, uyuduğum kadınsa 43 yaşındaydı!” dedim… Seks’deri konuşmaya başladık. Seks’te neleri sevdiğimi sordu. Ben de, “Am yalamaya bayılırım!” diye anlatmaya başladım. Derken söz sözü açtı, bana, “Ağzın sıkımıdır, gizem gizlemesini bilirmisin?” dedi. “Ölürüm de gizem vermem!” dedim. “Peki senden birşey istesem yaparmısın?” dedi. “Memnuniyetle yaparım!” dedim. “Bu gün çalışma, yevmiyeni ben vereceğim, gününü benim istediğim biçimde geçirirmisin?” dedi. Ne isteyeceğini az çok kavramıştım, “Tabi, neden olmasın? Sizin açınızdan boya işininin geç bitmesinde mesele yoksa, benim için mesele olmaz!” dedim. O da, “Peki, ohalde ortağını ara, benim davetlimin geldiğini, bu gün çalışmayacağınızı, gelmemesini söyle!” dedi. Hemen aradım ortağımı, benzerini anlatıp, gelmemesini söyledim, kapadım telefonu… Raziye teyze bana, “Çıkar üstünü!” dedi. Kavramamışım gibi, “Neden?” dedim. O da, “Hani benim her dediğimi yapacaktın?” dedi. “Tamam, OK!” deyip soyunmaya başladım. “Şimdi de beni soy!” dedi. Ben soyunduktan sonra onu cetmeye başladım. Zati yaz olduğu için pek birşey yoktu üstünde. Sütyenini çıkardığımda, gözlerime inanamadım, 18’lik kız göğüsleri gibi göğüsleri vardı. Avuçlarımın içine alıp okşamak istedim, “Daha değil, tez etme!” dedi. Külodunu da çıkarmamı istedi, çıkardım. İkimiz de anadan üryan kalmıştık. “Beni ayağa kaldır!” dedi, kaldırdım. Evvel du
ş almamızı istemesi üzerine banyoya gittik. Duşun altına girdik, beni bir hoş yıkadı, ben de onu yıkadım ve kurulanıp yatak odasına geçtik… Yatağa uzanmasına destek ettim. Bana, “Hadi o çok sevdiğin şeyi yap, amımı yala!” dedi. Pak amı vardı, kuaförde ağda yaptırıyormuş daha sonra söyledi bunu bana. Ben yumuldum amına ve yalamaya başladım. 3-5 dakika sonra inleyerek boşaldı ve “Hadi gel, yalama sırası bende!” dedi. Ben de kazık gibi olan yarağımı onun ağzına verdim. Öyle bir şehvetle yalıyor emiyordu ki, inanın zevkten yarağımın başı zonkluyordu. Boşalmama az kalmıştı ki, kendisini uyardım, “Patlayacağım!” diye. Yarağımı ağzından çıkarmasıyla beraber göğüslerinin üstüne fışkırttım döllerimi. “Islak mendil var çekmecede!” dedi. Aldım, göğüslerini sildim, yarağımıtemizledim… Azıcık dinlendikten sonra benim yarakla oynamaya başladı. Yarağım yine kazıklaşmaya başlayınca, “Şimdi de amımı yala ve sok!” dedi. Ben de emir eri gibi hıç konuşmadan dediğini yaptım. Amını bir müddet yaldıktan sonra bana, “Yeter sok hadi!” dedi. Ben işin cingözlüğündeydim, dilentmek istiyordum ve yalamaya devam ettim. “Sok diyorum! Sok hadi onursuz! Yarrağını sok amıma!” diye yırtınıyordu. Dilenmeleri haykırmaya ve küfürlere dönüştü. “Orospu çocuğu! Yarağını soksana amıma!” deyince, ben bunun bacaklarını ayırıp, kazıklaşan yarağımı amına soktum ve öyle bir yüklendim ki, gözlerinden yaş akıyordu. Ben seri bir biçimde sokup çıkarırken, Raziye teyze inliyor, haykırıyor, küfür ediyor, daha da dibine girsin diye delice hareketler yapıyordu. O ağrıyan, yakalamayan bacaklarına can gelmiş, sırtıma dolamıştı bacaklarını… Raziye teyze kasılıp titremeye başladı. Ağlar gibi inleyerek, “Bastır, daha bastır, geliyorum! İçime boşal, geliyorum, hadi onursuz bastır!” dedi. Ben de patlamadan evvelki son vuruşumu öyle bir yaptım ki, bacaklarını aniden sırtımdan sürükleyip geri kaçtı. Tabi o esnada ben yatağın üstüne boşaldım. Bana, “O neydi öyle, amımı ufaladın onursuz! Beni boşaltmadan kendin boşaldın, şimdi sana ceza vereceğim!” dedi. “Söyle, ne yapayım?” dedim. “Beni dilinle boşaltacaksın!” dedi. “Olur!” dedim, ıslak mendille amını sildim ve başladım yalamaya. 5-6 dakika sonra öyle bir orgazm olup boşaldı ki, kadın kalpten gidip başıma bela olacak sandım. Ama benim yerimde kim olsa ve o sarsılmayı görse, bu kadın can veriyor tasayı. Azıcık dinlenip banyoya girdik, onu ve kendimi yıkadım, çıktık. Saat 3’e geliyordu. Beni yollarken 1 günlük yevmiyemi cebime koydu ve “Sen harika birisin, bundan sonra devamlı beni sen masaj yapacaksın!” dedi. Raziye teyzeyle haftada 1-2 defa sikişiyoruz. Her seferinde yevmiyemi fazla fazla veriyor, bana çeşit çeşit armağanlar alıyor. Başka Bir Deyişle bir nevi Raziye teyzeye özel jigololuk yapıyorum. Haa, bu arada Raziye teyzenin bacakları şaşılacak derecede iyileşmiş gidişatta. 63 yaşında, ama inanılmayacak kadar bakımlı ve titiz ki, 40-45 yaşını anımsıyor. Harikulade bir birlikteliğimiz var, o yalnız yaşadığı için evine rahatlıkla gece gündüz meselesiz gidip gelebiliyorum. Eşim doğum yaptığında giderler için 1.350 Lira para verdi. Tabi eşim öğrenmiyor tuhafım, nerden öğrensin. Umarım Raziye teyzenin ömrü uzun olur, zira gerçekten parayı koyun bir kenara, kalbi hoş bir insan. 1 seneden fazladır beraberiz ve daha birgün beni kırmış değil, üstelik ben onu kırdığım halde. Yaşadığım ve hali hazırda devam eden öyküm bu kadar. Umarım okuyan dostlar, “Ulan o yaştaki kadına yapılır mı bunlar!” filan düşünmezler. Sikenler öğrenir, o yaştaki kadınlar genç kızlardan Bin kat daha kavrayışlı ve sevecen oluyorlar. En ehemmiyetlisi, gençliklerinde yapamadıkları seksi ve sikişi şimdi yapmak, her zevkin tadına varmak istiyorlar, yeter ki onlara karşı dürüst olun.